GastronomiYaşam

Dünya Kahveleri

Günlük hayatta birçoğumuzun neredeyse her gün tükettiği kahve, kökenlerinin Etiyopya’ya dayandığı ve içecek olarak kullanılmaya ise ilk kez Güney Arabistan’da başlandığı bir bitkidir. 17. yüzyılda Avrupa’ya taşınması ile dünyanın birçok yerine yayılmıştır. Kahve, Coffea cinsinde yer alan bir ağacın meyve çekirdeklerinin kavrulup öğütülmesiyle elde ediliyor. Su veya süt ile karıştırılarak da içecek olarak tüketiliyor. Günümüzde ise kahvenin farklı malzemeler ve hazırlama yöntemleri kullanılarak çok farklı şekillerde tüketimini yapıyoruz. Biz de bu yazımızda günümüzde tükettiğimiz bazı kahve çeşitlerine değinmek istedik.

Espresso

Espresso kelimesi İtalyancada hızlı anlamına gelen “espres” veya basınç anlamına gelen “press”tir. Kahve çeşitleri arasında adını en sık duyduğumuz türlerden biridir. Bunun birtakım sebepleri var; pratik olması, lezzetli olması, hızlı hazırlanabilmesi vs.

Espresso, 1900’lü yıllarda İtalyanların keşfedip dünyaya tanıttığı, basınç gücünden yararlanılarak yapılan hızlı bir kahve demleme yöntemidir. Küçük porsiyonlarda servis edilir ve oldukça sert bir tadı, yoğun bir kıvamı vardır. İçimi filtre kahveye göre çok daha zordur. Bu yüzden herkesin sevemediği ve tüketemediği bir kahve çeşididir. Tadını yumuşatmak ve lezzetlendirmek adına; süt, karamel, çikolata gibi ilaveler yapılabilir. Lezzetli bir espresso yapabilmek için uyulması gereken bazı kurallar vardır. Kahvenin öğütülme kalınlığı, öğütülme zamanı, gramajı gibi unsurlar kahvenin aromasını önemli derecede etkilemektedir.

Americano

Americano, kahvenin en saf hali olarak tarif edilen espressoya sıcak su ilave edilerek hazırlanan bir kahve türüdür. Genelde sert kahve seven insanların tercihi olmakla birlikte; vegan ve laktoz intoleransı olan bireyler tarafından da sıklıkla tüketilmektedir. Hazırlanışı oldukça kolay görünse de iyi bir Americano servis etmek oldukça zahmetlidir. Sıcak suyla ısıtılmış 180 ml’lik bardağa 2/3’ü kadar sıcak su doldurulur ve üzerine sertlik tercihine göre 1 veya 2 shot espresso eklenir. Espressonun doğru ayarlarda çekilmesi, suyun derecesi ve miktarı oldukça önemli detaylardır. Dikkat edilmediği takdirde yanık ve acımsı tada sahip bir Americano elde edinilebilir.

Americano’nun oldukça ilginç bir ortaya çıkış hikayesi vardır ve tarihi 2. Dünya Savaşı yıllarına kadar dayanır. O dönemde İtalya’da bulunan Amerikan askerlerinin damağı filtre kahve tüketimine alışmıştır ve espresso tadını oldukça ağır bulurlar. Kahveyi en çok tüketen toplumlardan biri olan İtalyanlar ise çözümü espressoyu su ile seyreltmekte bulurlar ve bu hazırlanışla filtre kahveye en yakın tadı elde ederler. İtalyanlar tarafından fazla tercih edilmediği için de bara bir Amerikalı girdiğinde barmenler” Americano!” diye seslenmeye başlarlar ve kahvenin ismi bu şekilde anılmaya başlanır.

Cappuccino

İtalyan yapımı bir kahve türü olan Cappucino için daha az sütlü ve bol köpüklü Latte diyebiliriz. Espresso bazlı kahvelerin en meşurlarındandır. Cappuccino’nun içerisinde eşit miktarda espresso, süt ve süt köpüğü bulunuyor. En büyük özelliği ise köpüklü olmasıdır, sütten elde edilen köpük bir cappuccino için vazgeçilmezdir. Espresso harmanının kaliteli olması, yapılı bir süt kullanılması ve sütün krema kıvamını alması lezzetini belirleyen en önemli faktörlerdir.

İsminin hikayesi ise oldukça ilginç. Cappuccino’nun ismini İtalya’daki Capuchin Manastırı’ndan aldığı söyleniyor. Bu manastırdaki rahibelerin kıyafetleri keçeden yapılan pardesü şeklindeymiş. Başlarında ise büyük beyaz bir şapka olurmuş. Yukarıdan bakıldığında ortaya çıkan etrafı kahverengi ortası beyaz görüntüyü kahve üstüne beyaz süt köpüğü görüntüsüne benzettikleri için bu kahveye Cappuccino ismini vermişler.

Caffe Latte

Daha çok latte olarak bildiğimiz caffe latte: espresso, sıcak süt ve süt köpüğünden oluşur. Caffe latte ismi İtalyancadaki kahve ve süt anlamına gelen “caffè e latte’den” gelir. Bizim latte dediğimiz içeceğin Fransa’da grand creme, Almanya’da Milchkaffee ve Avusturya’da Wiener Melange olarak tüketildiğini gözlemlemek mümkündür. İtalya’da caffèlatte her evde sadece kahvaltıda tüketilmek için hazırlanır.

Hazırlanışına baktığımızda ise kahve demlendikten sonra içinde sıcak süt bulunan bir kupaya aktarılır. Latte art gibi popüler akımlarla sıkça anılan caffè latte dünyada bilindiğinin aksine orjinal İtalyan tariflerine göre süt köpüğü olmadan ve şekersiz içilir. 

Macchiato

İtalyancada “lekeli”, “benekli” anlamlarına gelen Macchiato’nun üç farklı çeşidi vardır: Caffeè Macchiato (Espresso Macchiato), Caramel Macchiato ve Latte Macchiato. İspanya’da “Cortado”, Portekiz’de “Cafe Pingado” olarak geçen Espresso Macchiato, eski zamanlarda baristaların, sütlü espresso ile normal espressoyu karıştırmalarını engellemek amacıyla ortaya çıkmıştır. Süt eklenmiş espressonun ayırt edilebilmesi için üzerine minik bir köpük koyulmuş, bu köpük bir lekeye benzetildiği için de adı “espresso macchiato” olmuştur. 1:1 oranında (genelde 44 ml espresso ve 44 ml süt) ile hazırlanan bu kahve, sütün sıcaklığına göre iki farklı adla karşımıza çıkar: Macchiato Caldo (sıcak sütlü) ve Macchiato Freddo (soğuk sütlü).

Caramel Macchiato, çeşitli tatların harmanlanmasıyla oluşan ve Macchiato’nun diğer türlerine kıyasla çok daha tatlı olan bir kahve çeşididir. İçerisinde vanilya şurubu, espresso, bol köpüklü süt ve karamel bulundurur. Soğuk veya sıcak olarak tüketilebilir. Espresso Macchiato, küçük shot tarzı bardaklarda servis edilirken Caramel Macchiato genelde uzun ve ince bardaklarda servis edilir. 

Latte Macchiato ise, içeriği açısından latteyle aynı olsa da süt-kahve oranı açısından farklılık gösterir. Ortalama bir Cafe Latte, 1:7 oranında hazırlanırken Latte Macchiato 1:10 oranında, bol sütlü ve daha hafif bir kahve çeşidi olarak karşımıza çıkar. 

Mocha

Bilindiği üzere Yemen kahve ticaretiyle çok ünlü bir limandır. Son zamanlarda oldukça fazla tüketilen bir kahve türü olan Mocha da adını Yemen’de bulunan Mocha limanından almıştır. Mocha espresso bazlı kahve türlerinden biridir.

Nasıl yapıldığına gelecek olursak da ⅓ oranında espresso ve ⅔ oranında sütün bir araya gelmesi ile hazırlanır. Bunlara ek olarak içerisinde çikolata şurubu veya tozu da bulunmaktadır. Mocha için yumuşak içimli bir kahve demek mümkündür. Öncelikle bardağın içerisine çikolata şurubu veya tozunu koyuyoruz. Ardından sıcak sütümüzü ekleyip, üzerine yavaş bir şekilde espressoyu ilave diyoruz. Son olarak da çırptığımız sütten elde ettiğimiz süt köpüğünü de üzerine ekleyerek hazır hale getiriyoruz. Farklı tatlar denemek isterseniz de vanilya şurubu ya da karamel gibi aromaları da kullanabilirsin.

Filtre Kahve

Filtre kahve, kahvenin sade ve doğal halidir. Kahve çekirdeklerinin sıcak suyla birleşmesi sonrasında demlendirilip filtreleme yapılarak elde edilen kahve çeşididir. Tarihe baktığımızda ise, 1850’lerde kahve içerken ağzına telve gelmemesini isteyen bir kadın tarafından uygulamaya geçildi.

Filtre kahvenin kolay ulaşılabilir ve hızlı hazırlanabilir olması onun popülerliğini artırıyor. Dileyenler sade olarak tüketebilirken, farklı seçeneklerle beraber aromalı olarak tüketilmesi de mümkün. Herkese hitap edebilme özelliğine sahip filtre kahve, aynı zamanda sağlığımız için de oldukça faydalı. Günlük uygun miktarlarda alınan filtre kahve organ sağlığımız ve metabolizmamız için olumlu katkıları bulunmakta. 

Kopi Luwak Kahvesi

Farklı ve bir o kadar da ilginç olan bambaşka bir tat karşılıyor bizi.. Şimdi sizleri alıp Endonezya’ya, Hollanda sömürge zamanlarına kısa bir yolculuğa davet ediyorum. Ancak zaman içerisinde işçilerin bu kahveyi kendileri için toplamaları yasaklanmış.  Zaman içerisinde kahve çekirdeklerini misk kedilerinin yediği ve sindirmeden direkt doğaya atık olarak bıraktığı anlaşılıyor ve çiftçiler de bunları toplamaya başlıyor. Ve bunun normal halinden daha lezzetli olduğunu fark ediyorlar. Bu eşsiz lezzetin sırrına gelecek olursak, tarlada bulunan çekirdek durumuna bakılmaksızın toplanırken misk kedileri en güzel ve en olgun çekirdekleri yiyormuş. Ayrıca bu kedicikler sindirim sırasında midelerinin karika yaradılış mekanizmasıyla da çekirdek üzerinde adeta bir yıkama görevi yapıp bozulmadan dışarı atabiliyorlarmış. Ancak işçilerde aynı hassasiyeti görmek pek mümkün olmuyormuş doğrusu.

Bu tadı günümüzde ulaşmaksa epey zorlaşmış. Piyasada bulunan Luwak kahvelerinin %80 gibi bir kısmının sahte olduğu söyleniyor. Olayın perde arkası şöyle karşımıza çıkıyor: misk kedileri doğal ortamlarından alınıp sanayileşmenin tam ortasına, küçücük kafeslere kapatılıp gün boyu zorla aşırı kafein içeren meyveler yediriliyor. Haliyle ne olgun meyve kalıyor, ne de hayvanların doğası düzgün işliyor. Ve sonuç olarak asıl tadından farksız ‘kahvemsi’ bir şey karşılıyor bizi. Tarihin alıp götürdüğü güzellik bu kez kahve olarak karşımızda.

Bu kahveyi hazırlamak için ise French press ya da kullanacağınız farklı demleme aparatı ile her fincan için bir yemek kaşığı öğütülmüş kopi luwak kahvesinden ekleyerek sıcak suyu (90 derece) ilave etmeniz gerekiyor. Yaklaşık 5 dakikalık bir demlenme süresi yeterli olacaktır, sonrasında ise kahveniz hazır!

Türk Kahvesi

Yaparken ayrı keyifli, içerken ayrı keyifli olan bir kahvedir Türk kahvesi. Tarihçesine baktığımız zaman ise ilginç olan Türkiye’den gelmiyor oluşu. Pişirilmesi ile Türkiye’ye ait olan kahvemiz, 14.yy başlarında Güney Habeşistan’dan tüm dünyaya yayılmış ve Yemen valisi tarafından İstanbul’a getirilmiştir. Bir başka ilginç olan bilgi ise kahvaltı sözcüğü, zamanı kahveye göre ayarlayışımızdan geliyor. Sabah ile öğlen arası içilen kahveye altlık hazırlamak için sabah yenilen öğünün adı kahvaltı. Günde iki fincan içilen Türk kahvesi kolon ve bağırsak kanserini %25 oranında, safra kesesinde taş riskini de %45 oranında azaltıyormuş. Kahvemiz köpüklü ve köpüğü yumuşak ise iyi bir Türk kahvesi içiyoruz demektir 🙂 O zaman haydi hazır konuşmuşken bir Türk kahvesi yapalım:)

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu